Dünyanın en ucuz gıdası ABD'de

2010 yılında Amerikalılar gelirlerinin sadece %9'undan biraz fazlasını gıdaya harcadılar (%5,5'i evde pişirilen yemeğe ve %3,9'u diğer gıdalara). Bu, on yılların en düşük yüzdesi; 1960'ların başında bu rakam sadece %17'nin biraz üzerindeydi ve 1930'da %24'tü.

Daha ucuz gıdaya sahip olmanın Amerikalıları diğer ülkelerden daha iyi gösterdiği düşünülebilir, ancak gerçekte Amerikalılar gıdada birkaç dolar tasarruf edebiliyorlarsa, bu tasarruf edilen parayı sağlıklarına ve gezegenin ekolojisine harcamalıdırlar.

Dünyada gıdanın Amerika Birleşik Devletleri'nden daha ucuz olduğu bir yer yoktur.

TreeHugger sitesinde yer alan habere göre, Profesör Mark Perry blog yazısında şunları söyledi:

“…diğer ülkelerle karşılaştırıldığında, gezegende gıdanın Amerika Birleşik Devletleri'nden daha ucuz olduğu hiçbir yer yok. Amerikalılar gelirlerinin %5,5'ini evde pişirilen yemeklere harcıyor, bu Almanların (%11,4), Fransızların (%13,6), İtalyanların (%14,4) harcadığının yarısından az ve Güney Afrika'nın (%20,1), Meksika'nın (%24,1) ve Türkiye'nin (%24,5) harcadığının üçte birinden az. Amerikalılar Büyük Buhran sırasında Kenya'daki (%45,9) ve Pakistan'daki (%45,6) tüketicilerden çok daha az harcadı.”

Ne yazık ki, ABD'nin benimsediği "daha hızlı, daha büyük, daha ucuz" gıda üretim yaklaşımı sürdürülebilir değildir ve gezegenimizin ve sağlığınızın tahribatına katkıda bulunmaktadır. The Omnivore's Dilemma ve diğer birçok çok satan kitabın yazarı Michael Pollan bunu en iyi şekilde ifade etmiştir:

"Ucuz gıda bir yanılsamadır. Ucuz gıda diye bir şey yoktur. Gıdanın gerçek maliyeti başka bir yerde ödenir. Ve kasada ödenmezse, çevreye veya kamu kesesine sübvansiyonlar şeklinde yansır. Ve sağlığınıza yansır."

Başka bir deyişle, şimdi öde ya da sonra öde. Amerikan yemeği ucuz olabilir, ancak hak ettiği tek "iltifat" budur, çünkü ucuz yemeğe güvendiğinizde, genellikle ödediğinizin karşılığını alırsınız.

Neden bu kadar çok şişman ve hasta Amerikalı var?

Çoğu durumda, bunun nedeni beslenme faktörleridir. Milyonlarca Amerikalı, taze ürünlerin bulunmasının zor olduğu ve işlenmiş ve fast food'un tek seçenek olduğu "gıda çöllerinde" yaşıyor. Eğer beslenmeniz 1 dolarlık burgerlerden ve büyük içeceklerden oluşuyorsa, tipik Amerikan beslenmesini uygulayanların başına gelebilecek olumsuz sonuçlardan sadece birkaçı olan obezite, diyabet ve kalp hastalığına doğru gidiyorsunuz.

Yıllık federal sübvansiyon alırsanız, abur cubur satın almak için sadece 7,36 dolar ve taze meyve için sadece 11 sent alırsınız. Başka bir deyişle, bu para çeşitli gıda katkı maddelerini, fast food'u ödemeye gider ve bunun sadece küçük bir kısmı taze meyveye gider.

Kalp hastalığı doğrudan beslenmenin bir yansımasıdır. Kalp hastalığı Amerikalılara yıllık 189,4 milyar dolara mal oluyor. Ancak, projeksiyonlar 2030'a kadar bu maliyetin üç katına çıkarak 818 milyar dolara çıkacağını gösteriyor. TreeHugger şunları bildiriyor:

USA Today'e göre, "Amerikalılar kilo almaya devam ederse obeziteyle mücadelenin maliyeti 2018 yılına kadar yaklaşık 344 milyar dolara ulaşacak. Bu da günümüzün sağlık harcamalarının yüzde 21 fazlası. Üstelik bu rakama genetiği değiştirilmiş gıda üretimiyle ilişkili çözülmemiş sağlık sorunları dahil değil."

Genetiği değiştirilmiş ürün içeren gıdalardan elde edilen gelir ne kadar?

Soru neredeyse felsefi. Amerika Birleşik Devletleri'nde, işlenmiş gıdaların neredeyse tamamı genetiği değiştirilmiş (GM) bileşenler içerir, özellikle Bt mısır ve Roundup Ready soya fasulyesi. Bunlar ve diğer transgenik ürünler şu anda 29 ülkede yaklaşık 4 milyar dönüm araziye ekiliyor ve üreticileri (başta Monsanto, Dupont, Syngenta) sınırsız değerleri için onları övmeye devam ediyor. Bu şirketler dünya çapında satılan tahılın yüzde 70'inin fikri mülkiyet haklarına sahip. GM ürünlerinin erdemlerini övüyorlar, sözde dünya açlığı ve gıda krizi sorunlarını çözecekler.

Ancak aslında Hindistan'daki STK'lar Navdanya ve Navdanya International, Uluslararası Gıda ve Tarımın Geleceği Komisyonu (ICFFA), Gıda Güvenliği Merkezi (CFS) ve diğerlerinin ortak raporunda, GDO'lu ürünlerin sahte vaatlerle çevrili olduğu ve ürünlerin kalitesini öylesine bozduğu belirtiliyor ki, artık süper yabani otlar, süper zararlılar vb. ile tüm tarım sektörüne zarar veriyor.

Bilim insanları genetiği değiştirilmiş gıdalarla ilişkili birçok sağlık riski buldular, bunlar arasında hormon üretimi sorunları ve hipofiz bezi hasarı da var, ancak bu çalışmalar Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) ve ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından tekrar tekrar göz ardı edildi. GDO'lar genellikle geleneksel ürünlerle eşdeğer olarak kabul edildi. Ancak bu hiç de doğru değil, çünkü GDO'lar daha önce bu ürünlerde hiç bulunmayan yabancı genler içeriyor ve GDO'ya özgü toksik herbisit kalıntılarıyla kirlenmiş durumda.

Hemen hemen her ucuz çörek CAFO'larla doludur

Evcil hayvanların, en ucuz Amerikan gıdası karşılığında kapalı hayvan yemi işletmelerinde (CAFO) beslenip büyütüldüğü gerçeğini görmezden gelemeyiz. Tipik bir CAFO, on binlerce hayvanı (tavuklar için 100.000'i) tek bir çatı altında korkunç, sağlıksız, hastalık üreten koşullarda barındırabilir.

CAFO'larda yetiştirilen hayvanlar genellikle aşırı kalabalık kafeslerde, dışkıyla kaplı yataklarda ve genellikle hava sirkülasyonunun olmadığı yerlerde tutulur. Bilmeyenler için, tarımda kullanılan tüm antibiyotiklerin yaklaşık %80'i yalnızca hastalıklarla mücadele etmek için değil, aynı zamanda hayvanların hızla kilo almasını sağlamak için de kullanılır. Ne yazık ki, bu uygulama on binlerce Amerikalıyı öldüren antibiyotik dirençli hastalıkların yayılmasına katkıda bulunur.

CAFO'lar kitlelere yiyecek sağlamanın hızlı bir yolu olarak geliştirildi. Büyük çiftlikler, hükümet sübvansiyonları sayesinde gerçek maliyetlerinden daha düşük fiyata satın alabilecekleri büyük miktarlarda mısır, soya fasulyesi, tahıl ve diğer mahsulleri besler. Bu sübvansiyonlar sayesinde, Amerikan çiftçileri muazzam miktarda soya fasulyesi, mısır, buğday vb. yetiştirir. "CAFO'lar: Hayvan Çiftçiliğinin Trajedisi"nde açıklandığı gibi.

"1997'den 2005'e kadar yürürlükte olan ABD hükümet sübvansiyonları sayesinde, büyük çiftlikler düşük fiyatlardan mısır ve soya fasulyesi satın almalarına izin vererek yılda yaklaşık 3,9 milyar dolar tasarruf etti. Bu indirimler olmadan, birçok büyük hayvancılık işletmesinin ayakta kalıp kârlı olması pek olası değildi.

Ancak kendi yemlerinin çoğunu yetiştiren ve hükümetten para almayan birçok küçük çiftlik var. Yine de bir şekilde mega-büyük çiftlikleri destekleyen gereklilikleri karşılamayı umuyorlar. Bu haksız rekabetin bir sonucu olarak, CAFO'lar çok daha küçük muadillerini "sıkıştırıyor".

Şu anda, "ekilebilir arazinin %70'i ve gezegenin buzsuz arazisinin %30'u hayvancılık için yem yetiştirmek için kullanılıyor. Mevcut büyüme eğilimleri devam ederse, bilim insanları et üretiminin 21. yüzyılın başından 2050'ye kadar iki katına çıkacağını öngörüyor." Bundan memnun musunuz?

Beslenme sağlığınızın doğrudan bir yansımasıdır

Sağlıklı olmak istiyorsanız, sadece yiyecek seçimlerinin temellerine geri dönmelisiniz. Ve giderek daha fazla insan sağlıklı yiyeceklerin basit gerekliliklerinin farkına vardıkça, ailenizin sağlıklı olmasını istiyorsanız ve bunu yapmak için mutfakta biraz zaman geçirmeniz ve taze malzemeler kullanarak yemeklerinizi hazırlamanız gerekir.

İşlenmiş gıdalardan vazgeçmek düşüncede bir değişiklik gerektirir, bu da her zaman kolay bir iş değildir. Ancak, yapılması gerekir.

İşlenmiş gıdalara kullanışlı ve pratik, lezzetli veya paradan tasarruf ettiren bir şey olarak bakmak yerine, onları şu şekilde düşünmeyi deneyin:

• Vücudunuza zarar verecek ekstra kaloriler;
• sizi hasta edecek yabancı kimyasalların ve yapay kokuların karışımından oluşan zehirli bir karışım;
• paranızın boşa harcanması.

Hedefiniz %90 işlenmemiş, tam gıdalar tüketmek olmalıdır. Özellikle çoğunlukla organik gıda satın alırsanız, yalnızca sağlığınızı korumaktan keyif almayacaksınız, aynı zamanda vücudunuza tam olarak ne koyduğunuzu bilmekten daha fazla memnuniyet duyacaksınız. Size biraz daha pahalıya mal olabilir, ancak diğer yandan, gidilecek tek yol budur.

Süpermarketinizde bulabileceğinizden daha fazla doğal gıda tüketerek çok daha sağlıklı olabilirsiniz. Restoranlar, ürünlerini doğrudan tedarikçilerden alarak maliyetlerini karşılayabilirler. Ayrıca, küçük yerel çiftçilerle bağımsız olarak doğrudan ilişkiler kurabilir veya topluma hizmet etmeye kendini adamış gerçek çiftçiler tarafından yetiştirilen gerçek gıdaları bulmak için bölgenizdeki bir gıda kooperatifine katılabilirsiniz.

Çok fazla para harcamadan sağlıklı beslenmenin basit prensipleri

Ailenize sağlıklı yiyecekler sağlayabilmeniz için yiyecek bütçenizin birçok stratejisi mevcuttur. Pahalı tahıl kutularına ve cips poşetlerine para harcamak yerine, çiğ süt ürünleri, organik yumurtalar, taze sebzeler ve evde yaptığınız fermente yiyecekler gibi sağlığınıza iyi hizmet edecek yiyeceklere para harcayın (fermente yiyecekler inanılmaz derecede ekonomiktir).

Aşağıdaki ilkeler bütçenize uygun şekilde sağlıklı beslenmenize de yardımcı olacaktır:

Yemeklerinizi pişirmesi için birini bulun. Birisi mutfakta zaman geçirmek zorunda yoksa sağlıksız fast food ve işlenmiş gıdalara yenik düşersiniz. Bu nedenle, sizin veya eşinizin, başka bir aile üyenizin veya para ödediğiniz başka birinin, yerel olarak yetiştirilen sağlıklı malzemelerden ailenizin yemeklerini pişirmesi gerekir.

Becerikli olun: Büyükanneniz, savaştan ve savaş sonrası yıllardan sağ kurtulan eski nesillerin daha fazla bildiği sırlar olduğu için, her lokmayı nasıl kullanıp değerlendireceğinize dair bazı ipuçlarına sahip olabilir. Kemik iliğini kullanarak bir tencere çorba yapmanın temellerine geri dönmeyi, ucuz etlerden güveç yapmayı, tüm artıkları kullanmayı vb. hedefleyin.

Yemeklerinizi planlayın: Sadece önceden plan yapmalısınız, kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeğinde ne yiyeceğinize önceden karar vermelisiniz. Bu önemlidir çünkü tüm öğünler için önceden hazırlıklı olmalısınız. Bunu yapmanın en iyi yolu, yerel çiftliklerde mevsimlik ürünleri araştırmak ve neyi ve nereden satın alacağınızı planlamaktır. Elbette, aynısını süpermarkette yapabilir veya daha da iyisi, kendi bahçenizden sebzeler kullanabilirsiniz.

Genel olarak tüm hafta için bir kez menü oluşturabilir ve yemekleri hazırlamak için gerekli tüm malzemelere sahip olduğunuzdan emin olduktan sonra elinizde bulunan malzemelerle hızlıca pişirebilirsiniz.

Özellikle işinize evden yiyecek götürüyorsanız, bu basit kurallar hem daha sağlıklı olmanıza hem de para tasarrufu yapmanıza yardımcı olacak.

Yiyecek İsrafından Kaçının: PloS One dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre Amerikalılar her gün kişi başına yaklaşık 1.400 kalori israf ediyor. Yukarıda belirtilen iki yöntem, evinizde yiyecek israfını kullanmanıza yardımcı olacaktır.

Organik hayvansal ürünler satın alın. Satın alınabilecek en önemli organik ürünler hayvansal ürünlerdir (et, yumurta, tereyağı, vb.) çünkü hayvansal ürünler büyük miktarlarda pestisit biriktirme eğilimindedir. İhtiyacınız olan tüm organik gıdaları satın almaya gücünüz yetmiyorsa, önce organik hayvansal ürünleri seçmeli ve satın almalısınız.