Hamilelikte florür kullanımı çocuklarda nöro-davranışsal sorun riskini artırıyor

ABD nüfusunun yaklaşık dörtte üçü, 1945'te diş çürümesini önlemek için başlatılan bir uygulama olan florür içeren içme suyu alıyor. Ancak son araştırmalar, florüre maruz kalmanın, beyin gelişimi için kritik bir dönem olan hamilelik sırasında tüketilirse fetüse zarar verebileceğini öne sürüyor.

Güney Kaliforniya Üniversitesi Keck Tıp Fakültesi'ndeki araştırmacılar tarafından yapılan yeni bir çalışma, 220'den fazla anne-çocuk çiftini analiz ederek, hamilelik sırasında florür seviyeleri ve çocukların üç yaşındaki davranışları hakkında veri topladı. Araştırmacılar, litre başına 0,68 miligram florür maruziyetindeki bir artışın, çocuğun klinik tanıya yakın seviyelerde nörolojik davranışsal sorunlar sergileme olasılığının neredeyse iki katına çıkmasıyla ilişkili olduğunu buldu.

Çalışmanın kıdemli yazarı ve klinik popülasyon ve toplum bilimleri doçenti Dr. Tracy Bastain, "Hamilelik sırasında vücutlarında daha fazla florür bulunan kadınlar, 3 yaşındaki çocuklarının genel nörolojik davranışsal sorunlar ve duygusal tepki, kaygı ve somatik şikayetler gibi içselleştirme semptomları açısından daha yüksek puanlar verme eğiliminde oluyorlar" dedi.

Bu popülasyon bulguları, florürün nörogelişime zarar verebileceğini gösteren hayvan çalışmalarından elde edilen mevcut kanıtların yanı sıra, Kanada, Meksika ve diğer ülkelerde doğum öncesi florür maruziyetinin erken çocukluk döneminde daha düşük IQ ile ilişkili olduğunu gösteren çalışmalardan elde edilen kanıtları tamamlıyor.

Araştırmacılar, yeni bulguların hamilelikte florür tüketiminin risklerinin yasa koyuculara, sağlık çalışanlarına ve kamuoyuna iletilmesine yardımcı olmasını umuyor.

"Bu, bu ilişkiyi incelemek için ABD'de yürütülen ilk çalışmadır. Bu çalışmadaki kadınların oldukça düşük seviyelerde florüre maruz kalmış olması göz önüne alındığında sonuçlarımız dikkat çekicidir; bu seviyeler Kuzey Amerika'da florürlü suya sahip bölgelerde yaşayanlar için tipiktir," diyor Florida Üniversitesi Halk Sağlığı ve Sağlık Bilimleri Koleji'nde epidemiyoloji doçenti ve mevcut çalışmanın kıdemli yazarı olan Ashley Malin, PhD.

Malin, araştırmanın bir kısmını Keck Tıp Fakültesi'nde doktora sonrası araştırmacı olarak yürüttü.

Duygu ve Davranış İzleme Çalışmanın verileri Keck Tıp Fakültesi'ndeki Çevresel ve Sosyal Stresörlerden Kaynaklanan Anne ve Çocuk Riski (MADRES) Merkezi'nden geldi. MADRES, Los Angeles'taki ağırlıklı olarak Hispanik aileleri hamilelikten çocukluğa kadar takip ediyor.

MADRES'in eş direktörü Bastain, "MADRES'in genel amacı, çevre kirleticilerinin marjinal toplulukların sağlık ve refahı üzerindeki etkisini azaltmaktır" dedi.

Araştırmacılar, gebeliğin üçüncü üç aylık döneminde toplanan idrar örneklerinden florür maruziyetini hesaplayarak 229 anne-çocuk çiftini analiz etti. İdrar örneklerinin çoğu oruç tutan kadınlardan toplandı, bu da kimyasal analizin doğruluğunu artırıyor. Daha sonra çocuklar, bir çocuğun sosyal ve duygusal işleyişini değerlendirmek için ebeveyn raporlarını kullanan Okul Öncesi Davranış Kontrol Listesi kullanılarak üç yaşında değerlendirildi.

Rahimde litre başına 0,68 miligram ek florüre maruz kalan çocukların klinik olarak önemli veya klinik olarak önemliye yakın kabul edilen davranışsal sorunlar gösterme olasılığı 1,83 kat daha fazlaydı. Özellikle, daha fazla florüre maruz kalan çocuklarda duygusal tepki, somatik şikayetler (baş ağrısı ve karın ağrısı gibi), anksiyete ve otizmle ilgili semptomlarla ilgili daha fazla sorun vardı.

Saldırganlık ve dikkat sorunları gibi "dışsallaştırıcı davranışlar" da dahil olmak üzere diğer bazı nörolojik belirtilerle herhangi bir ilişki bulunamamıştır.

ABD nüfusuna etkisi Hamilelik sırasında florür alımını sınırlamaya yönelik resmi bir öneri henüz bulunmuyor, ancak araştırmacılar bu bulguların değişimi teşvik edeceğini umuyor.

"Florür maruziyetinin fetüse bilinen bir faydası yok," dedi Malin. "Ve yine de şu anda Kuzey Amerika'dan gelen ve gelişmekte olan beyin için şu anda oldukça önemli riskler olabileceğini öne süren birkaç çalışmamız var."

Araştırma ekibi daha sonra, MADRES çalışmasında hamilelik sırasında florür maruziyetinin bebeklerde beyin gelişimini nasıl etkileyebileceğini inceleyecek. Bastain, ülkenin diğer bölgelerinde yapılacak ek çalışmaların da sorunun boyutunu ve ileriye yönelik en iyi yolu belirlemeye yardımcı olabileceğini söyledi.

"Bu, hamilelikte florür maruziyetini inceleyen ilk ABD çalışması olsa da, genel ABD nüfusu üzerindeki etkileri anlamak ve azaltmak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç var" dedi.

Çalışmanın sonuçları JAMA Network Open dergisinde yayımlandı.