Bilim İnsanları Hepatit B'yi Tedavi Etme Umuduyla Viral RNA'yı Engelledi

Her yıl bir milyondan fazla insanı öldüren hepatit B virüsü, vücutta sıklıkla varlığını sürdüren ve tedaviden sonra bile tekrar ortaya çıkan, son derece "sinsi" bir virüstür. Ancak yeni bir ilaç sınıfı sayesinde şansı tükeniyor olabilir.

Science Translational Medicine dergisinde yakın zamanda yayınlanan bir makalede, bilim insanları, RNA interferans (RNAi) tedavileri adı verilen bir ilaç sınıfının kronik HBV enfeksiyonlarının tedavisinde önemli bir ilerleme sağladığını bildiriyor. Bu ilaçlar, viral antijenleri hedef alarak, virüsü baskılayarak ve vücudun bağışıklık tepkisini yeniden canlandırmaya yardımcı olarak tedavi stratejilerini genişletiyor.

Bu ilaçlar muhtemelen hastalara diğer ilaçlarla birlikte verilecek ve araştırmacılar bunların kombinasyon tedavisi rejimlerine dahil edilmesinin bizi işlevsel bir tedaviye yaklaştıracağını umuyorlar.

Dünya çapında yaklaşık 256 milyon kişide kronik enfeksiyona neden olan virüs için etkili aşılar ve ilaçlar bulunmasına rağmen, henüz bir tedavi yoktur. Yetişkinlikte HBV ile enfekte olan çoğu kişi enfeksiyondan hemen kurtulur. Ancak bazıları, özellikle bebekken enfekte olanlar, enfekte kalmaya devam eder. Kronik enfeksiyon karaciğer hasarına, siroza ve karaciğer kanserine yol açabilir. HBV çoğunlukla kan, cinsel temas veya anneden çocuğa bulaşır.

Bilim insanları, kronik HBV enfeksiyonu olan kişilerin %20 ila %40'ının tedavi edilmediği takdirde, genellikle karaciğer yetmezliği veya karaciğer kanseri nedeniyle öleceğini tahmin ediyor. Onlarca yıl süren ilerleyici bir hastalık olan hepatit B, tüm karaciğer kanserlerinin yarısına neden olur ve fibroz ve siroza neden olarak yaşam kalitesini düşürür.

Saint Louis Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde moleküler mikrobiyoloji ve immünoloji profesörü ve makalenin yazarlarından Dr. John Tavis, "Fonksiyonel tedavi, tedavinin bitiminden sonra en az altı ay boyunca kanda yüksek konsantrasyonlarda biriken viral DNA'nın ve yüzey antijeni adı verilen viral bir proteinin ortadan kaldırılması anlamına gelir" dedi.

"Bunu başarırsanız, virüsün geri dönme olasılığı çok düşüktür. Bu, virüsün doğal yollarla kendini temizlemesine eşdeğerdir. Ve bu kişi için gelecekte sağlık sorunları yaşama riski, akut enfeksiyon geçirip iyileşen birinden çok da farklı olmayacaktır."

Doktorlar ve bilim insanları, hastalara işlevsel bir tedavi sunabilmekten büyük mutluluk duyarlar. Ancak, buna bile iki nedenden ötürü tedavi demezler.

Tavis, "Yetişkinken HBV'ye yakalanan kişilerin yüzde doksan beşi hafif hepatit geçirir ve sonra virüsü temizler," diye açıkladı. "Ama bazen onların bile sistemlerinde çoğalan virüs bulunur. Bağışıklık sistemleri baskılanırsa, virüs intikamla geri dönebilir. Bu, onu gerçek bir tedavi olarak düşünmeyi zorlaştıran bir yönüdür. Bir diğer yönü ise, HBV'ye yakalandığınızda, viral DNA'nın bir kısmının kalıcı olarak DNA'nıza dahil olmasıdır. Bu parça çoğalamasa bile, yine de viral antijenler üretebilir ve bunlar kansere neden olabilir."

Yine de işlevsel bir tedavi milyonlarca hayat kurtaracak ve nihayetinde virüsün yayılmasını sınırlayacaktır. Araştırmacılar, tam da bunu başaracak bir stratejiye çoktan yaklaşmış olabileceğimize inanıyor.

Üç yönlü saldırı

Makalenin yazarları, kombinasyon terapisinde kullanılan birden fazla ilaçla işlevsel bir tedavinin muhtemelen sağlanabileceğini savunuyorlar. Virüsün çoğalmasını durduran replikasyon inhibitörlerine ek olarak, viral antijenlerin üretimini engelleyen ilaçlar konusunda özellikle heyecanlılar. Bu stratejinin üçüncü ayağı, bağışıklık sistemini uyararak vücudun savunma mekanizmalarını virüsle savaşmaya teşvik eden ilaçlardır.

Virüsün etki mekanizmaları ve mevcut ilaç sınıfları incelendiğinde, viral antijenlerin, yani viral proteinlerin, yalnızca virüsün oluşumuna ve çoğalmasına katılmakla kalmayıp, aynı zamanda bağışıklık sistemini de baskıladığı ortaya çıkıyor.

Tavis, "Bağışıklık sisteminizi baskıladığınızda, vücudun enfeksiyonu kontrol etmesi zorlaşır," dedi. "Sanki vücut bir eliyle virüsle savaşırken diğer eliyle arkasını tutuyor gibi."

"Bu RNAi ilaçlarının bazıları bizi gerçekten heyecanlandırıyor çünkü iki şekilde çalışıyorlar: hem viral antijenleri baskılayarak hem de bağışıklık sistemini harekete geçirerek. Üzerinde çalıştığımız bir ilaç var: GlaxoSmithKline'dan Bepirovirsen. Bu ilaç, almayı bıraktıktan sonra bile HBV'yi aylarca baskılamakla kalmıyor, aynı zamanda bağışıklık sisteminin devreye girip enfeksiyonla savaşmasına yardımcı olan bir mekanizmayı da tetikliyor."

Tavis, "Virüsün yarattığı sis perdesini -kanda dolaşan tüm o ekstra viral proteinleri- antijenleri ortadan kaldırarak kapatmak istiyoruz. Ardından, bağışıklık sistemini harekete geçirirken aynı zamanda viral çoğalmayı engellemek istiyoruz," diye ekledi. "Bu üç şeyi aynı anda yaparsak, sonunda virüsü vücuttan temizleyeceğiz."

Bilim insanları, klinik çalışmalardaki ilaçlarla ilgili verileri analiz ettikten sonra fonksiyonel iyileşmenin artık bir efsane olmadığına inanıyor.

"Peki ne kadar yakınız? Klinik çalışmalarda, RNAi de dahil olmak üzere en iyi ilaç kombinasyonları, bir ila bir buçuk yıllık tedaviden sonra hastaların yaklaşık %30'unda iyileşme sağlıyor," dedi Tavis. "Bu, vakaların yaklaşık %5'inde işe yarayan standart tedaviden çok daha iyi. İlerleme kaydediyoruz. Henüz o noktada olmasak da, karşılaştığımız karmaşıklık göz önüne alındığında oldukça cesaret verici."