Gözde meydana gelen değişiklikler en sık çürük, periodontitis, periostitis, apse, gangren, periodontosis, granülom gibi diş hastalıklarıyla birlikte ortaya çıkar.
Edinilmiş immün yetmezliği olan hastalarda, diğer lezyonların zemininde, genellikle sitomegalovirüs enfeksiyonunun yaygınlaşması sırasında korioretinit saptanır.
Kansızlık (aplastik, hipokrom, pernisiyöz, sekonder) durumlarında cilt ve mukozalarda solukluk, doku hipoksisine bağlı konjonktiva altında ve göz kapaklarının kalınlığına doğru kanamalar görülür; göz küresinin dış kaslarında felç görülebilir.
Gebelik normal şekilde ilerlerse, retina damarlarında hiçbir değişiklik olmaz. İstisna olarak, bazen görme keskinliğinde azalma olmaksızın optik sinir diskinin anjiyospazmı ve hiperemisi gözlenir.
Kronik glomerülonefrit sıklıkla retina damarlarında değişikliklere neden olur - retina arterlerinin daralması (renal antipati). Uzun süreli böbrek hastalığı ile damar duvarlarında sklerotik değişiklikler meydana gelir ve retinada renal retinopati gelişir.
Herhangi bir kökene sahip hipertansiyonda, fundus damarlarında değişiklikler gözlenir. Bu değişikliklerin ifade derecesi, arteriyel basıncın yüksekliğine ve hipertansiyonun süresine bağlıdır.
Kraniosinostoz, kranial sütürlerin erken kapanması ve buna eşlik eden şiddetli orbital anomalilerle karakterize nadir görülen kalıtsal bir hastalık grubudur.
Rabdomyosarkom, çocuklarda en sık görülen primer malign orbital tümördür. Göz doktorunun birincil rolü, biyopsi ile tanıyı koymak ve hastayı bir pediatrik onkoloğa yönlendirmektir.
Gözün aksesuar aparatının (konjonktiva, lakrimal bez ve orbita) lenfomaları tüm ekstranodal lenfomaların yaklaşık %8'ini oluşturur. Lenfoma, iyi huylu lenfoid hiperplazi gibi, lenfoproliferatif bir hastalık olarak sınıflandırılır.