Bir çocuğu cezalandırarak onun hayatını kısaltmış oluruz.

Bilim insanları, çocuk istismarı ile kromozomların telomer bölgelerinin uzunluğundaki kısalma oranı arasında bağlantı kurdu.

Çocukluk çağındaki fiziksel travma, kişinin sadece sonraki psikolojik gelişimini değil, aynı zamanda genetiğini de etkiler. Duke Enstitüsü'nden (ABD) araştırmacılar, Molecular Psychiatry dergisinde aile içi şiddetle ilişkili çocukluk stresinin kromozomal telomerleri daha hızlı kısalttığını bildirdi. Telomerler, koruyucu bir işlev gören kromozomların uç kısımlarıdır: bölünme sırasında hasarı ve gen kaybını önlerler. DNA'yı kopyalayan moleküler makineler onu sonuna kadar okumaz ve bu nedenle, her hücre bölünmesinde, uç genlerden bazıları kaçınılmaz olarak kaybolur. Ancak bu olmaz, çünkü telomerler vardır. Bir hücrenin yaşam döngüsünün uzunluğuna bağlı olduğunu söylüyorlar: telomerler ne kadar kısa olursa, hücre o kadar kısa yaşar. Sonuç olarak, kusurlar semantik DNA'yı ele geçirir ve hücre ölür.

Bilim insanları telomerlerin kısalmasının kronik yorgunluk sendromundan diyabet ve bunamaya kadar çeşitli hastalıklara yol açtığına inanıyor. Ayrıca stresin bu süreci hızlandırabileceği ve dolayısıyla yaşam süresini azaltabileceği düşünülüyor. (Burada gezegenimizin bir sakininin sosyal statüsü ile telomerlerinin uzunluğu arasındaki ilişkiye adanmış yakın tarihli bir çalışmayı hatırlayabiliriz.) Ancak burada kesin bir bilgi yok: Bazı bilim insanları telomerlerin durumunun olası sağlık sorunlarını değerlendirmek için kullanılabileceğini iddia ederken, diğerleri ise tam tersine pratikte hiçbir bağlantı olmadığını söylüyor. Çevresel koşulların telomerler üzerinde nasıl önemli bir etkiye sahip olduğu konusunda da kesin bir netlik yok. Neredeyse tüm araştırmacılar telomer kısalması oranı ile çocukluk çağındaki stres arasında bir ilişki olup olmadığı sorusunu yanıtlamaya çalıştılar. Ancak bilim insanlarının tüm bu çalışmaları insanların çocukluk anılarına dayanıyordu ve bu nedenle elde edilen sonuçlar kesinlikle güvenilir kabul edilemedi.

Bilim insanları bu kez telomerlerin kaderini çocuğun gelişimiyle eş zamanlı olarak izlemeye karar verdiler. İngiltere'de yürütülen geniş çaplı bir çalışmadan elde edilen verileri kullanmaya karar verdiler ve çevresel riskleri genetik değişikliklerle karşılaştırmayı amaçladılar; bu projeye toplamda 1.100 ikiz çifti katıldı. Telomer çalışması için 236 çocuk seçildi ve bunların %50'si bir dereceye kadar şiddete maruz kalmıştı. 5 ve 10 yaşlarında alınan kan örneklerinin DNA testleri, olumsuz çocukluk dönemi geçiren deneklerin daha kısa telomerlere sahip olduğunu, dolayısıyla genlerinin daha az kopyalandığını gösterdi. Dahası, çocukluktaki stres ne kadar güçlüyse (kabaca söylemek gerekirse, çocuk çocukken ne kadar çok dövüldüyse), telomerler o kadar kısa oluyordu.

Bilim insanları, fiziksel şiddeti özellikle stres kaynağı olarak gördüklerini vurguluyorlar. Yani, başın arkasına atılan tokatların ve "baba kemerinin" bir insanın yaşam süresini azalttığı söylenebilir. Ancak burada bir tuhaflık var: Bilim insanları 5 yaş altı çocuklardan alınan birkaç kan örneğini incelediler ve erken yaştaki stresin telomerlerin kısalmasına değil, uzamasına katkıda bulunduğu ortaya çıktı. Ancak bu etki o kadar garip ki bilim insanları bunu çalışmadaki hatalar olarak yazmayı tercih ettiler. Bilim insanları gelecekte de aynı materyalle çalışmaya devam edecekler. Öncelikle, herkes çocuklar yetişkin olduktan sonra telomerlere ne olacağıyla ilgileniyor: Bir kişi olumsuz bir ortamdan ayrıldığında telomerlerin kısalması yavaşlayacak mı? İkincisi, telomer azalmasının sağlık üzerindeki etkilerinin ne olduğunu (ve hiç olacak mı) bulmak önemlidir.